Salı, Kasım 13, 2012

DISNEYLAND PARIS


Her şey bir sabah Özlem'in "uçak biletlerinde kampanya var, Kasım ayında Paris'e gidelim, kızları da Disneyland'e götürürüz" demesiyle başladı. Biletleri aldığımızda aylardan Nisan'dı ve ben 6 aylık hamileydim. Böylece doğmamış çocuğumuzla birlikte Paris planımıza başladık.
Zamanın nasıl geçtiğini hiç anlamadan, gözümüzü açtığımızda Kasım ayı gelmişti. Her ne kadar planımızı erken yapalım, otellerimizi ayarlayalım diye düşünsek de 7 aylık planlama süremizin sonuna kaldı her şey.. Hatta Çamcı ailesinin vizesi son gün alınabildi ancak.. Neyse, sonuçta 2 aile 2 çocuk ve bir 3 aylık bebekle düştük Paris yollarına.. Gittik, gezdik, eğlendik, şimdi deneyimlerimizi paylaşmaya geldi sıra.
Planımız 2 gece Disneyland, 2 gece Paris'ti, 4 gece 5 günlük bir tur.
Disneyland'e gidilecekse içerdeki otelleri tercih etmek mantıklı, özellikle küçük çocuklu iseniz. Park içinde 2 -3-4-5 yıldızlı seçenekler var. Bu otellerde kaldığınızda park giriş biletleri ve içerde çok işinize yarayacak fast-pass biletlerini de alıyorsunuz. (Dışarıda bir otelde kaldığınızda giriş biletiyle birlikte fast pass leri ekstra alabiliyorsunuz sanırım). Biz 3 yıldızlı Sequoia Lodge'ta kaldık; sekoya ağaçları içinde, Disney gölü kenarında. Havanın biraz soğuk olması ve çocuklar nedeniyle biz shutlle ile park alanına gitmeyi tercih ettik ama yürüyerek de gidilebiliyor, yaklaşık 10 dk lık yürüme mesafesinde. Otelden biz memnunduk, bizim gittiğimiz hafta noel hazırlıkları ve süslemeleri de başladığından ortam çok güzeldi. Otelde kahvaltı için check-in sırasında randevu kartları veriyorlar, o saatlerde kahvaltıya iniyorsunuz. Dönem tabii ki önemli ama anladığım kadarıyla Disneyland her daim kalabalık.
Bizim gittiğimiz dönem nispeten az yoğun bir dönemdi ama yine de fransızların bir tatiline denk getirmişiz. Özellikle Cuma günü parkta insan akını vardı.
Disneyland'de 2 ana alan var, Parc Disney ve Disney Studios. Disneyland Hotel'den geçince Main Street'e geliyorsunuz, burası mağazaların, kafelerin olduğu alan. Sonrasında park 4 alandan oluşuyor, Frontierland, Adventureland, Fantasyland, Discoveryland. İsimlerinden de anlaşılacağı gibi her birinin farklı bir konsepti var. Main Street'ten trene binerek tüm parkı dolaşıp keşif yapabilirsiniz (biz yapamadık).
Frontierland, daha çok western konseptinde, altın madenleri, Pocahontas köyü gibi.. Adventureland'te ise Indiana Jones, Karayip Korsanları gibi aksiyonlar var. Fantasyland masal diyarı, Uyuyan Güzel'in sarayı ile başlıyor, Pamuk Prenses, Peter Pan, Pinokyo vb devam ediyor. Discoveryland uzay ve bilim konseptli. Park ilk önce gözünüzde çok büyüse de alışında ve ara yolları keşfedince aslında mesafeler hiç de fazla değil, tabii doğru planlamak da önemli.
İlk gün öğleden sonra parka vardık ve acemiliklerimizle aslında zamanı çok efektif kullanamadık ama 2.gün itibariyle deneyim kazandık. Aslında 3 gün park için oldukça yeterli. Bir kaç önemli nokta, hafta sonu, Fransa-İngiltere okul tatilleri, yılbaşı dönemi vb uzak durmak gerek, biz gittiğimizde bile bazı yerlerde kuyruklar 70-90 dakikalardaydı, yazın 4 saatlere kadar çıktığını duyduk. Dİğer nokta, girişten mutlaka harita ve program alın. Biz 2. gün unutmuşuz biraz başımız döndü, programdan da show saatlerini takip edebilirsiniz ki biz çoğunu bilmiyorduk göremedik.
Park bizim gittiğimiz dönemde 10.00-21.00 arası açıktı. Ama her gün dönüşümlü olarak park veya stüdyo kısmı otel müşterileri için erken açılıyor. Yani 08.00-10.00 arası sadece otel müşterileri girebiliyor ki bu da önemli bir avantaj sağlıyor.
İlk gün dediğim gibi özellikle bizim için biraz bocalamayla geçti, bebekle tam nerede ne yapacağımızı bilemedik. Kızlarla Uyuyan Güzel'in sarayını gezdik, Alice'in labirentinde dolaştık, Mickey'le tanışmak için beklerken Defne'yle ben gruptan ayrılmak zorunda kaldık. Neyse ki Ekin ve Maya Mickey'le tanışabildi. Sonrası ben, Defne ve Özkan için biraz kaos olurken, Ekin, Maya, Özlem ve Engin biraz daha ortalığı dolaştılar. Sonrasında biraz da yemek için süründük. Park alanında doğru dürüst yemek bulunmıyor, genelde fast food (sosisli ve bazen bir iki çeşit sandviç). Aslında içerde restoranlar da var ama çoğunda menü yine hamburger-sosisliden öteye gitmiyor, gidenlerde inanılmaz bir kuyruk veya yüksek fiyatlar engel oluyor. Neyse sonuçta Dev sosislilerimizle karnımızı doyurduk. Biraz daha dolaşıp otele döndük, şöminenin başında (tam başı olamadı ama kıyısı da iyiydi) bir şeyler içerken 20. yıl kutlamalarının başlayacağını duyup dışarı attık kendimizi. Otel göl kenarında olduğu için gösterileri otel balkonundan da rahatlıkla izleyebildik, havai fişek, ışık ve ses gösterileri muhteşemdi. Ama o kadar yorgunduk ki Ekin Özkan'ın sırtında, Defne benim kucağımda uyuya kalınca erken erken odamıza çıktık.
İkinci günümüzde Stüdyo bölümü erken açıldığı için oradan başladık.. Biz çocuklarla otelden toparlanıp çıkana kadar yine neredeyse normal saati bulduk ama yine de avantajlı bir saatte girebildik içeri. Yine tam ne yapacağımızı bilemez bir şekilde dolaşırken gördüğümüz bir kuyruğa takıldık, kuyruk varsa iyi bir şeydir diye. Nitekim Crush'n Coaster kuyruğuymuş (Kayıp Balık Nemo konseptli roller coaster). Adını çok duymuştuk gitmeden ama genelde çok korkutucu olduğunu düşünüyorduk. Yine de çocuklarla girdik, Özkan'la Defne'yi bırakıp. Özlem'le birbirimize bakıp bakıp korksak da aslında oldukça eğlenceliydi. Biz kızlardan çok daha fazla korktuk aslında ama bir o kadar da eğlendik. Biz içerdeyken Özkan Rock'n Roller Coaster için fast pass almış ki aslında planlama bu aşamada başlamış oldu. Bundan sonra fast-passlerle oldukça kolaylaştırdık işi ve parktan keyif almaya başladık. Biz kızlarla paraşüt yaparken Engin ve Özkan Rock'n Roller Coaster'da oldukça eğlenceli zaman geçirmişler ki hatta 2 kere binmişlerdi. Özlem'le beni de ikna ettiler ve binbir duayla ilk roller coaster maceramızı yaşadık ki muhteşemdi. Sonrasında bütün aksiyonlar sırayla denendi, biz kızlarla onların eğlenecekleri şeylere bakarken beyler aksiyonları denedi, sonra biz aksiyonları yaparken onlar kızlarla takıldı gibi.. İkinci günün tamamını Stüdyolarda geçirdik ki hala yapamadığımız şeyler kaldı ama saat 17.00'de geçit töreni başlayacağı için kızları Park kısmına götürmemiz daha önemliydi. En sonda zaten yapılması gerekenler sıralamamızda en eğlenceli aktiviteleri sıralayacağız.
Park bölümündeki geçit töreni (tüm karakterlerin sokaklardan geçtiği, tam Disney ruhunu yansıtan bir geçit) sonrasında yemek için bu defa park çıkışında gördüğümüz Planet Hollywood'a gitmeyi planlamıştık ama pusetlerle merdivenler gözümüzü korkuttu. Hemen yanındaki Anette's i tercih ettik. Dediğim gibi her yer fast food, burada salata gibi seçenekler de vardı. Yemekleri oldukça başarılıydı, tabii her yere arkamızdan bereket götürdüğümüz gibi bizden sonra kuyruk uzunlukları sürekli artıyordu.
Üçüncü günümüzde de bu sefer Parc bölümü için ekstra saat olduğundan programa oradan başladık. Ancak planımızı bozan, tüm oyuncakların bu saatte açılmamasıydı. Park 2 saat erken açılıyor ama içerde tüm oyuncaklar açılmıyor. Bu sefer Discoveryland kısmından başlayıp yine fast-pass organizasyonlarıyla günü tamamladık. Artık kestirme yolları da bildiğimizden oyuncaklar arası geçişlerimiz de oldukça hızlanmıştı. Tek atladığımız Princess Pavillon'du, kızları prenseslerle tanıştıracaktık ama ilk gittiğimizde 70 dk sıra vardı (tüm oyuncakların önünde bekleme süreleri yazıyor) ikinci gittiğimizde ise kapanmıştı. Ama yine de prenseslerle tam kapıdan çıkarlarken karşılaştığımızdan  kızlar için yine de güzel oldu. Gün boyunca karakterler belli alanlarda oluyor ve fotoğraf çektirebiliyorsunuz.

Sonuç olarak, Disneyland için faydalı olabileceğini düşündüğüm bir kaç bilgiyi paylaşayım:
* Kesinlikle girişte bir program ve harita alın; yaş- çocuk- ilgi alanı vb göre plan yapıp hareket edin
* Fast-pass'lerinizi kullanın (oyuncakların yanında kartınızı okutup randevu alıyorsunuz, o saatte geldiğinizde sıra beklemeden kullanabiliyorsunuz). Ancak bir oyuncakta süreniz dolmadan bir başkası için kullanamıyorsunuz, dolayısıyla bir yerde kullanıp daha az sıra olan başka bir yerde sıra bekleyebilirsiniz.
* Sıralar oldukça uzun, biz ki nispeten az yoğun bir dönemde gittik, bazı popüler yerlerde 70-90 dk sıralar vardı (inanın beklenmez)
* Bebeğiniz varsa girişlerdeki baby care alanları oldukça konforlu, bez-mama vb takviyesi de yapabiliyorsunuz
Biz 3 aylık bebekle ne yaparız derken 1 aylık bebekle gelenler bile vardı, biz cefakar Anadolu kadını deriz ama boy boy çocuklarıyla rahat rahat gezen Avrupalı kadınların da hakkını vermek lazım.
* Yemek için fazla bir şey beklemeyin, içerde hep fast-food var, sandviç vb fiyatları uygun ama restoranlar pahalı.  Çocuk, çanta sayısı ve taşıma kapasitesine göre yanınıza atıştırmalıklar, termos, çay vb alabilirsiniz. Restoranlarda rezervasyon yaptırmak gerekiyor, fiyatlar da oldukça yüksek (bir kişi 20-30 euro)
* Çocuklar için puset faydalı, götürmezseniz oradan da kiralabiliyorsunuz. Bütün gün yürüdüğünüz ve sıra beklediğiniz için çocuklar yoruluyorlar. Her yerde puset park alanları var, oyuncağa binerken bırakıp çıkışta alıyorsunuz, merak etmeyin çok güvenli.
* Oyuncaklarda boy sınırları var, biz sınır tutmayanlar dışında çocukları bizimle beraber çoğu şeye bindirdik. Roller coasterlarda bizden daha az korktular ve bunun daha hızlısı yok mu demeye başladılar (5 yaşındalar)
* Ben ki gitmeden önce 'yok canım ben roller coaster'a binmem, Defne'yle beklerim' diyordum ama buradakiler gerçekten çok zevkli, biraz da sanırım Disney olduğu için güveniyorsunuz, daha rahat oluyor. Genelde diğer bloglarda sakın binmeyin, çok korkunç diye yorumlananlar bile bence oldukça zevkliydi. Zaten, siz 'lanet olsun nerden bindim, çıkarın beni buradan' cümlesini kurana kadar bitmiş oluyor :)

Oyuncaklar hakkında fikirler;
1. Indiana Jones - Roller Coaster, muhteşem, en beğendiğim.. 140 cm boy sınırı olduğu için ve genelde insanlar çocuklu olduğu için sanırım daha az sıra oluyor.
2. Thunder Mountain - Roller Coaster, Kızlar bayıldı
3. Space Mountain - 132 cm boy sınırı var, bence süper
4. Rock'n Roller Coaster - Aerosmith konseptli, süper
5. Hollywood Hotel - Muhteşem, 2 kere bindim kesmedi.. Bir asansörle hotelin en tepesine çıkıp aşağı düşüyorsunuz. Genelde herkes binmeyin diye yazmış ama belki düşme fobisi falan olabilir. Senaryo ve konsept harika. Boy sınırı yok, bayılan çocuklar da gördüm, ağlayarak çıkan da ama bence çocuklar binmemeli.
6. Crush'n Coaster , çok bayılmadım ama güzel. Kaplumbağa kabuğu gibi arabalara biniyorsunuz hem kendi etrafında dönüyor hem raylarda gidiyor. Kızlarla bindik, biz daha çok korktuk onlar tınmadı.
7. Toy Story paraşüt  - Güzel ama çok gereksiz uzun süre sıra bekledik; kızlarla bindik eğlendiler
8. Buzz Light Year - Ben görmedim, Defne nöbeti bendeydi, ama Ekin çok beğenmiş
9. Star Tour - Ben görmedim ama çocuklar için iyi sanırım, yıldız simülasyonu
10. Stitch Live, fransızca olmasına ve hiçbir şey anlamamalarına rağmen kızlar çok eğlendi. İnteraktif çizgi film şovu.
11. Armageddon - çook gereksiz
12.Pamuk Prenses ve 7 Cüceler; keyifli kızlar için ama beklenecek sıraya bağlı.. Kızlar için ilginç olabilir.
13. Peter Pan Flight- Korkunç uzun sıra oluyor, merakımızdan fast pass ile kızları soktuk, güzel ama bence olmazsa olmaz değil.
14.Karayip Korsanları - ben görmedim ama Ekin biraz korkmuş, karanlık ve kuru kafalar falan..
15. Robinson'un Ağaç Evi - ben görmedim ama ilginç görünüyordu

Aklımda kalanlar;
* Studio Tram Tour ;  film efektlerini vb görmek için, bizim zamanımız kalmadı, yorgunluktan üşendik
* Phantom Manor, zamanımız kalmadı
* It's a Small World
* Princess Pavillon - kızlar için






Etiketler: , , , ,

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home