Salı, Temmuz 13, 2010

MILANO


Cuma akşamı Milano’ya vardık. Programımızda 2 gece Milano’da konaklama vardı. İlk gün Milano’yu gezeriz, ertesi gün Como’ya gider oradan yola devam ederiz diye düşünmüştük ancak bunu planlarken haritaya bakmamıştık. Sadece zamanı optimal kullanmak açısından güneye geçecekseniz ilk gün Como’ya gitmek, ikinci gün Milano’dan devam etmek daha doğru bir seçim.

Milano’daki ilk günümüzü şehri gezmeye ayırıyoruz. Zaten en bilinen yeri Duomo Meydanı ve Katedral. Gerçekten görülmeye değer. Milano’da çok düzgün metro-tren ulaşım ağı var. Otelden aldığımız şehir ve metro haritasıyla, her yere rahatlıkla ulaştık. Genel olarak tüm tatil boyunca ilk düşündüğümüz konu park yeriydi. Tüm sözü geçen şehirlerde çok düzgün yönlendirmelerle park yerleri var. Eğer İstanbul’da araba kullanıyorsanız, park parası ödemeden de sığışabileceğiniz park yerleri bulabilirsiniz. Biz Milano’da arabayı otelin yakınındaki bir ara sokağa park ederek (bedavaya) şehri metroyla dolaştık.
Milano’ya dönersek, sabahtan Duomo Meydanı ve katedral gezildikten sonra hemen yanında Galleria alışveriş merkezini dolaşmak adetten.. Galleria dünyanın ilk alışveriş merkeziymiş. Meydandaki kafelerde dondurma yemek yine bu tatilin olmazsa olmazlarından.
Bizim için Duomo Katedrali, kötü kalpli cadının bağladığı kralın sarayıydı. Daha sonra meydanda heykeli olan asker komşu ülkenin kralına gidip ondan yardım istemiş. Yolda giderken karşılaştığı aslan (aslında aslan kılığına girmiş cadı) askere saldırmış. Asker de elindeki kılıcıyla aslanı yaralamış. Sonra komşu ülkenin yardımıyla kralı kurtarmışlar ve cadıyı yakalayıp şatonun en yüksek odasına hapsetmişler. Melekler de şatonun içinde sihirli mumlar yakmışlar ve bu mumlar yandığı sürece cadının kapalı olduğu odadan çıkamamasını sağlayan bir büyü yapmışlar. Şimdi de şatodaki kralın yardımcıları bu mumların sönmemesi için onları koruyorlarmış. Bu masal meydandaki heykelden, katedralin kapılarındaki binlerce resimden ve içindeki her bir köşede karşılaştığım ‘anne burada n’olmuş’ sorularına verdiğim yanıtlardan derlendi. İnanmazsanız resimler size anlatacaktır.

Duomo Meydanı ve katedrali gezerken yorulduysanız dilerseniz meydandaki güzel kafelerde yemekten sonra devam edebilirsiniz ya da meydandan yine metroyla Sferzesco Kalesi’ne ulaşabilirsiniz. Muazzam bir kale ve muhteşem bir bahçe. Bahçesinde dinlenebilir ya da çevresindeki meydandaki kafelerde de yemeğinizi yiyebilirsiniz. Biz gittiğimizde Milano Belediyesi’nin fuarı vardı, bütün itfaiye, polis, ilk yardım vb. departmanlar standlar kurmuşlar. Çocuklar için bulunmaz bir eğlence oldu. Artık Ekin ve Kuzey Milano İtfaiyesi’nin fahri üyesi :)


Zamanlamamızı kontrol edip akşamüstü bir de outlet görelim diye FoxTown’a doğru yola çıktık. Yaklaşık 1 saatlik yolculuktan sonra Fox Town’dayız, İsviçre sınırında (sınırı geçiyorsunuz) bir alışveriş merkezi. (Milano’ya yaklaşık 40 km). Bildiğiniz bütün büyük İtalyan markalarının outlet mağazaları yer alıyor. Ancak saat 19.00’da kapanıyor, zamanlamanızı ona göre ayarlamanız gerekecektir. Genel olarak İtalya ve Fransa’da 18.00-19.00 gibi bir çok yer kapanıyor.





İkinci gün Como Gölü’ne gidiyoruz.
Como Gölü, muazzam evleriyle, dağlara sırtını yaslamış gölün dinginliğiyle başınızı çevirdiğiniz her yerde ayrı bir güzellik sunuyor. Öncelikle, çocukları daha rahat yönlendirebilmek için onlara göl kenarındaki parkta koşturuyoruz, gönüllerini yapıyoruz. Sonra sahildeki teknelerle göl turuna çıkıyoruz. Yarım saatlik kısa motor turları ya da daha uzun mesafelere giden bizdeki deniz otobüsü mantığındaki tekneler tercih edilebilir. Biz kısa bir tur yaptık, sadece rehber İtalyanca konuştuğu için hiçbir şey anlamadık. İtalya’daki genel sorun İngilizce konuşmamaları. Bir şekilde anlaşıyoruz ama zor. Göl turundan sonra yemeğimizi yiyoruz (Bir önceki akşam Lugano’da yediğimiz yemeğin parasını çıkarmak için Carrefour’dan ekmek-peynir alıp yiyoruz) ve iyice yorulan çocukları arabalarına atıp uyutunca, göl kenarındaki bir kafede kahvemizi yudumluyoruz. Kahvenin ardında füniküler sistemle şehrin tepesine muhteşem manzarayı izlemeye çıkıyoruz.

Biz buradan Genova’ya devam edeceğimiz için akşama doğru yola koyuluyoruz.

Siz Como’da geçireceğiniz günün ardından eğer isterseniz (güne erken başlayabildiyseniz) bizim ilk günün akşamında gittiğimiz Lugano’ya geçebilirsiniz. Lugano İsviçre sınırında yine bir göl şehri. Akşam Lugano’da yine göl manzaralı şık bir yemek yenebilir (Kişi başı yaklaşık 30 Euro gibi) Lugano ya da Fox Town’a geçerken İsviçre Gümrüğü’nden geçiyorsunuz. Pasaport vb kontrol yoktu ama 30 Euro giriş bedeli var merak ederseniz.

Etiketler: , ,

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home